Sınırlı Kaynaklar Çevre ve Toplum Konusu

Sınırlı Kaynaklar Çevre ve Toplum Konusu

Coğrafya TR 21 Temmuz 2018

Yaşamın asli kaynağı olan su, hem ekosistemlerin devamlılığı hem de insan yaşamının devamı amacıyla vazgeçilmezdir. Bugünkü aleminde su; tarımsal üretim, saniyesel kullanım, enerji üretimi, ulusal emniyet gibi konularda da mühim bir yere sahiptir. Su kaynaklarının yeterliliği ülkelerin ekonomik ve sosyal kalkınmasının devamı tarafından çok mühimdir.

Dünyada tatlı su miktarı kısıtlıdır. Nüfus miktarının süratle yükselmesi su kaynaklarının; miktar, nitelik ve kullanım tarafından azalmasına sebep olmaktadır. Dünya nüfusunun aşağı yukarı %20’sine yakını yeterli içme suyunu bulamamaktadır. Dünya Meteoroloji Örgütüne göre 2025’ten itibaren üç milyardan çok insan susuzlukla karşı karşıya kalacaktır.

Dünyadaki su kıtlığının ana amaçlari:

 Yenilenebilir kaynak miktarının azlığı,

 Yanlış ve aşırı su tüketimi,

 Hızlı nüfus artışına bağlı olarak şahıs başına düşen su miktarının azalması olarak özetlenebilir.

Ülkemizdeki su kaynakları kapasitesine baktığımızda su kaynaklarının sınırlı bulunduğunu, bububugünküde ülke ihtiyacını fakat karşılayabildiğini görmekteyiz. Henüz ülkemiz su sorunu çeken ülkelerden biri olmasa da ileride ciddi su sorunu çekeceğimiz kesin.

ÜLKEMİZDE KURUYAN VE SUYU AZALAN BAZI NEHİR VE GÖLLER

AKŞEHİR GÖLÜ (KONYA)

Nasreddin Hoca’nın maya çaldığı Akşehir Gölü 15 sene evvelce 350 km’lik alanı kaplamaktaydı. Bugün ise gölün alanı 30 km’ye, en derin yeri ise 1 m’ye kadar düşmüştür.

FIRAT NEHRİ (ADIYAMAN)

Güneydoğu Anadolu’ya can veren Fırat da kuraklıktan etkilendi ve nehrin suyunun çoklığı çekildi.

Büyük Çevre Felaketi: Fırat Kan Ağlıyor!

Fırat Nehri'ne atıklar rastgele bir filtrelemeden geçirilmeden gelişigüzel şekilde bırakılıyor. Bütün ırmak içersindeki ve etrafındaki bitkiler ile hayvanlar bu atıklı sudan etkileniyor. Çevredeki besi hayvanları Fırat'a yaklaştırılmıyor.

Ayrıca bu topraklı ve lağımlı suların Keban Gölü’nü de doldurması ile yakın ileride Orta Fırat Havzası mümkün sel felaketlerine sahne olacak. Barajın ömrünün kısalmasından ötürü yüz milyonlarca dolar da kaybedilecek.

BEYŞEHİR GÖLÜ (KONYA)

Ülkemizin en büyük tatlı su gölü ve milli park alanıdır. Gölün su srandardı son on senede bir hayli düştü ve derinliği 8m’ye kadar azaldı.

KIZILIRMAK (SİVAS)

1150 km uzunluğa sahip olan ırmak, son senelerde daha çok dere görünümüne büründü. 2007 Mayıs ayında saniyede 400 metre küp olan debi, temmuz ayında saniyede 10 metre küpe kadar düşmüştür.

LADİK GÖLÜ (SAMSUN)

Dünyada yüzen adacıklara sahip 3 gölden biri olan Ladik’in alanı %70 azalmıştır.

MEKE GÖLÜ (KONYA)

Dünyanın nazar boncuğu olarak tanınan Meke krater gölünün suları çekildi. Eskiden 12 metre derinliğe sahip olan göl bugün resmen bir bataklık.

BÜYÜK MENDERES NEHRİ (AYDIN)

Kemer Barajı’ndan su takviyesi oluşturulan ırmak bugün varlığını sürdürebilmek amacıyla direniyor.

ASİ NEHRİ (HATAY)

Lübnan’da doğan, Suriye’yi geçerek Hatay’da denize dökülen ve Amik Ovasını sulayan Asi Nehri çöle döndü. Suriye’nin 5 barajında su tutması ve aşırı sıcaklar nedeniyle yaz aylarında Asi Nehri kurumaktadır.

SULTAN SAZLIĞI (KAYSERİ)

301 cinsten aşağı yukarı olarak 700 bin kuşun barındığı Sultan Sazlığı’nda da kuraklık alarmı verildi. Zamantı Çayı’ndan her sene 110 milyon metreküp su akıtılacak.

TUZ GÖLÜ (KONYA)

90 senelik haritalar ve bugünkü uydu fotoğraflarının karşılaştırılması neticesi Tuz Gölü’nün 90 senede aşağı yukarı %85 oranında küçüldüğü belirlendi. Bugünkü koşullar sürerse gölün 2015’te tamamiyle kuruması bekleniyor.

TUZLA PALAS (KAYSERİ)

Kayseri’nin mühim tuz göllerinden biridir. Palas ovasında yer alan 35 km’lik sulak alanın kuruması nedeniyle çoğu kuş türü bölgeyi terk etti. Gölde tuz verimi de kuraklık nedeniyle yok denecek kadar azaldı.

VAN GÖLÜ (VAN)

Van Gölü’nde 1987 senesinden itibaren süratle yükselmeye başlayan ve birtakım mahalleleri sular altında bırakan su srandardı, 1995’ten itibaren süratle düşmeye başladı. Son 10 senede su srandardındeki azalma 1.6 metreyi bulunca bilim insanları bu durumun normal değerlerin üstünde bulunduğunu belirtmişlerdir.

MERİÇ NEHRİ (EDİRNE)

Meriç Nehri’nde su miktarı büyük oranda azaldı. Irmak üstünde çok sayıda kum adacıkları oluştu. 2006 senesinde debisi saniyede 703 metreküpe çıkarak taşkınlara sebep olan Meriç Nehri’nin 2007 senesinde debisi%80 azaldı.

İZNİK GÖLÜ (BURSA)

İznik Gölü, son senesinin en düşük standardına indi. Gölün Orhangazi doğrultusunda sahile yakın yerlerinde meydana gelen adacıklar suyun çok çok miktarda azaldığının bir göstergesidir.

YEŞİLIRMAK (AMASYA)

İklim koşulları Yeşilırmak Nehri’ni de olumsuz yönde etkiledi. Günden güne suyu azalan ırmak, kuruma tehlikesiyle karşı karşıyadır.

SAKARYA NEHRİ (SAKARYA)

Kuraklık nedeniyle Sakarya Nehri’nde de sular çekildi. Daha evvelce akış sürati saniyede 90 metreküpken bugün akış sürati saniyede 45-50 metreküpe düşmüştür.

KONYA KAPALI HAVZASI

Ülkemizde su kaynakları ile sulak alanları güvenliğini sağlamak ve etkin tüketimini sağlamak hedefiyle çoğu proje çalışması yapılmaktadır. Bu projelerden birisi de Orta Anadolu’da yer alan Konya Kapalı Havzası Projesi’dir. Konya Havzası 50 kilometre karelik bir alan kaplamaktadır. Bu alan Türkiye’nin toplam alanının aşağı yukarı %17’sine eşittir.

Konya Kapalı Havzası’nda Entegre Havza Yöntemi

Konya Kapalı Havzası’na baktığımızda; sahip bulunduğu sulak alanları, bitki ve hayvan tipleri ve bitki örtüsü bakımından ülkemiz ve dünya ekosistemi amacıyla son derece mühim bulunduğunu görüyoruz. Havza içersinde büyük ciddiye sahip tam 11 kuş alanı bulunmaktadır. Havzada oluşturulan birtakım hatalı uygulamalar sebebiyle bububugünküde ciddi su problemleri yaşanmaktadır. Genellikle tarımsal sulama hedefiyle oluşturulan ve devamlılığı olmayan su tekniği programları bölümdeki sulak alanları dikkat çekici bir biçimde etkilemiştir. Suyun natural akış yönünün değiştirilmesi, hatalı tarımsal sulama yöntemlerinin kullanılması, yer altı sularının denetimsiz bir şekilde çekilmesi sulak alanların kurumasına yol açmıştır. Kuruyan bu sulak alanlardan birtakımları: Eşmekaya ve Hotamış Sazlıkları ile Suğla Gölü’dür.

Doğal Hayatı Koruma Vakfı, 1997’den itibaren Konya Kapalı Havzası’nın biyolojik detaylılığı ve natural kaynaklarının tüketimi konusu ile alakalı detaylı incelemeler yapmış ve 2003 senesinde “Kona Kapalı Havzası’nın Akılcı Kullanımına Doğru Projesi”ne başlamıştır.
Entegre Havza Yöntemi anlayışıyla ele alınan “su idaresi modeli”nin havzada yaşama geçirilmesi amacıyla sürdürülen çalışmalar:

Etkili ve sürdürülebilir havza idaresi amacıyla lüzumlu kapasitelerin oluşturulması,
Pilot projelerin geliştirilmesi ve uygulanması,
Entegre Havza Yönetimi anlayışının lüzumluliğinin kamuoyuna aktarılmasıdır.

Konya Kapalı Havzası’nda katılımcı bir su idare modeli oluşturulması amacıyla alakalı kamu kurumları, sivil toplum kuruluşları, üniversiteler ve yöre halkının katılımı ile çalışmaya devam edilmektedir. Bu proses ortamında detaylı bilgi şöleni ve çalıştaylar düzenlenmiş, bilgi paylaşımına gidilmiştir. Tarım ve Köy İşleri Bakanlığı desteği sayesinde “tarım-çevre-su”  konulu toplantı düzenlenmiştir. Konya Havzasına ait bütün bilgi ve verilerin ortak bir merkezde toplanması amacıyla Selçuk Üniversitesi destekli bir veri bankası oluşturulmaya başlanmıştır. Havzada yer alan dört ufak ölçekli ulusal projeye destek verilmiştir. Yapılan bütün çalışmalar ulusal ve ulusal basınla paylaşılmış, Konya Havzası’nı izah eden bir belgesel hazırlanmıştır.

BEREKET KAYNAĞI: TOPRAK

Canlıların yaşaması amacıyla hava kadar, su kadar mühim bir neden da topraktır. Genellikle toprağın üst alanı insan ve hayvanların beslenmesinde asli kaynakken endüstri amacıyla de hammadde sağlayarak ekonomiye katkı sağlar.

Toprağın verimini düşüren etmenlerse;

Toprağın tarım dışı kullanılması,

Ağır metallerle kirlenmesi ve

Erozyondur.

Ülkemizde oluşturulan ağaçlandırma çalışmalarının amacı:

Erozyonu engellemek,

Pek çok canlıya barınak oluşturmak,

Yer üstü ve yer altı sularının kaybını en aza indirmektir.

Yapılan ağaçlandırma çalışmalarından birisi de Meşe Projesi’dir.

MEŞE PROJESİ

Tarihte "Meşe Denizi" olarak anlatılan Anadolu'da bugün 6.500.000 hektar alanı kaplayan meşe ormanlarının 5.750.000 hektar alanı sorunlu ve çok sorunlu meşe ormanlarından oluşmaktadır.

TEMA Vakfı - Orman Bakanlığı işbirliği ile1998 senesinden beri sürdürülen "Meşe Projesi" dünyanın en büyük ağaçlandırma projelerinden biridir.

Yurt genelinde 1 milyon hektar alanda sıhhatli meşe ormanları oluşturmayı amaçlayan "Meşe Projesi" meşe tohumu ekimi, meşe fidanı dikimi ve canlandırma kesimi (meşe rehabilitasyonu) çalışmalarını hedeflemektedir. Projenin toplam maliyeti 1,8 milyar $'dır.

TEMA Vakfı'nın Orman Bakanlığı ile işbirliği neticesi, başta halkımız olmak üzere özel - kamu sektörü, Türk Silahlı Kuvvetleri, Eğitim Kurumları'nın destekleriyle 1998-2004 senelerı arasında 640 milyon adet tohum toprakla buluştu.

Bu proje dünyamızın içersinde bulunduğu küresel ısınma tehdidine karşı mücadeleye, Türkiye’nin katkı projesidir.

Neden Meşe?

 Yaprakları ile toprağı besler, ıslah eder.

 Ekolojik, ekonomik ve biyolojik ciddiye sahiptir.

 Derin ve saçak kök sistemi ile toprağı korur, erozyonu önler.

 Yer altı sularının, kaynakların ve akarsuların beslenmesini sağlar.

 Çeşitli hayvanlara natural barınak sağlar.

 Ülkemizin her coğrafi bölgesine yasenemış 18 türü vardır.

 Toprağın geçirgenliğini arttırır, yağış sularını yer altına indirir.

TEMA Vakfı, 1992 senesinde Türkiye'nin geleceğini tehdit eden erozyon ve çölleşme tehlikesine karşı toplumsal duyarlılığı yükseltmek ve bu mücadelenin bir devlet politikası durumuna getirilebilmesi sağlamak amacıyla kurulan 265 bini aşkın gönüllüsü tespit edilen bir sivil toplum kuruluşudur. TEMA Vakfı bu mücadelesini kamuoyunun desteği sayesinde ağaçlandırma projeleri, erozyon engelleme hedefli kırsal kalkınma, mikro havza, mera ıslahı, natural varlıkları koruma hedefli numune projeler uygulayarak sürdürmektedir.

TÜRKİYE’NİN KAYBOLAN SULAK ALANLARI

 Hatay’daki Amik Gölü, 1968’de başlatılan ve 6 sene süren ıslah çalışmaları neticesi kurutularak tarıma açılmıştır. Bu amaçla yörenin iklimi değişmiş, yörede yağışlar ve seller ortaya gelmiştir.

 Burdur’daki Kestel Gölü de 1965’te tarımsal üretim amacıyla kurutulmuştur.

Eskiden Kestel Ovası’nın yerinde Kestel Gölü vardı.

 Kahramanmaraş’taki 7125 hektar alana sahip Gavur Gölü, 1950’lerden itibaren sıtmayla mücadele ve tarım alanı elde etme hedefiyle yok edilmiştir.

 Türkiye’nin en mühim göllerinden biri olan Akşehir Gölü’nün 350 kilometre karelik alanı 15 sene evvelce resmen çöl durumuna gelmiştir. Gölü besleyen akarsuların detaylı amaçlarle kuruması, yer altıdan denetimsiz su çekilmesi resmen gölün sonunu getirmiştir. Son senelerde bölümde iklim değişmeye başlamıştır.

 1997’de 260 bin hektar alanı kaplayan Tuz Gölü, 2004’e gelindiğinde 7 senede 100 bin hektar azalarak 160 bin hektara düşmüştür.

 Konya Havzası’ndaki bir diğer sulak alan olan Samsam Gölü de tarımsal hedefli kurutulmuştur. Fakat üstünden seneler geçmesine karşın toprakların tuzlu olması nedeniyle burada hala tarım yapılamamaktadır.

 Türkiye’nin en büyük tatlı su gölü olan Beyşehir Gölü, aşırı su çekilmesi nedeniyle tehdit altındadır. Hotamış Sazlığı, su rejimine oluşturulan müdahaleler neticesi kurumuştur.

 Konya Kapalı Havzası’ndaki Eşmekaya Sazlığı aşırı kullanım ve diğer amaçlarle kurumuştur. Bundan ötürü burada yapılması plan edilen ve yapımına başlanan baraj da tamamlanamamıştır.

 Konya Havzası’ndaki binlerce hektarlık Suğla Gölü de tarım arazisi elde etmek amacıyla kurutulmuştur. Bu amaçla kuşlar bundan sonra bu bölgeye uğrayamıyor.

 Sultan Sazlığı Türkiye’deki ilk 5 Ramsar alanından biridir. Sazlık gönümüzde çok sıkı korunmakla beraber endüstri ve tarım meydanlarından su kaynaklarına karışan atıklar nedeniyle büyük tehdit altındadır. Bu alanda süregelen olarak saz kesimi yapılmaktadır.

1971 senesinde çoğu ülke doğrulusunda imzalanan Ramsar Sözleşmesi sulak alanların korunması tarafında atılmış mühim bir adım. Bütün sulak alanların korunmasına birincil evvelcelik sağlanması, sulak alan ekosistemlerindeki biyolojik detaylılığın devam ettirilmesi tarafında lüzumlu önlemlerin alınması bu görüşmeler neticesinde karara bağlandı. Ramsar Sözleşmesi'ne Türkiye 1993 senesinde imza attı. Türkiye'de 19'u mühim olmak üzere 250'yi aşkın sulak alan sözleşme kapsamına alındı.

Bunu Paylaşabilirsiniz.

Kıta nedir ve kaç tane kıta vardır?

Coğrafya TR 14 Ocak 2024

YKS'ye Hazırlık Bambu Ağacına Benzer

Coğrafya TR 12 Şubat 2023

Adı Günümüzde Var Olmayan Ülkeler

Coğrafya TR 12 Şubat 2023

Pharos-İskenderiye Feneri

Coğrafya TR 12 Şubat 2023

Büyük Rift Vadisi Nereye Diyoruz

Coğrafya TR 07 Şubat 2023

Ökümen

Coğrafya TR 17 Aralık 2020

Aysberg

Coğrafya TR 01 Ocak 2021

Anökümen

Coğrafya TR 17 Aralık 2020

Aerosol

Coğrafya TR 01 Ocak 2021

Abrazyon Platformu

Coğrafya TR 16 Aralık 2020